Lütfen bekleyin..

Ferit TUNÇ

“Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi İlişkileri” (2000-2010) - (9)

22 Eylül 2014, 17:13 - Okunma: 2235

2. İLİŞKİLERİN BÖLGEYE ETKİSİ

2.1 İran

İki ülke arasında başlayan ve 1980’de savaşa yol açan ilişkilerin tarihi, coğrafi ve ideolojik kökenleri bulunmaktadır. İran-Irak arasında var olan rekabet Osmanlı ve Sasani dönemine kadar uzanmaktadır. Osmanlı’nın giderek güç kazanması ve bölgede etkili bir güç olarak kendisini hissettirmeye başlamasıyla birlikte iki imparatorluk arasında sorunlar oluşmaya başlamıştır. İslam’ın farklı olarak yorumlandığı iki imparatorluğun sınır bölgelerinde orta ölçekte çatışmalar hâkimdi.  Bu çatışmaların temelinde ise körfezde egemen güç olma, Dicle ve Fırat gibi bölgeler üzerinde hâkimiyet kurma yarışı yatmaktaydı.  Bu bölgede coğrafi ve ekonomik hâkimiyet kurmak güç mücadelesinde dengeleri değiştirebilecek bir önem arz etmektedir. Ayrıca Şattülarap iki ülke arasındaki rekabetin önemli bir parçasıdır. Nehir stratejik ve ekonomik açıdan iki ülke açısından önem arz etmekte ve özellikle Irak için sınırın tanımlanması açısından önem taşımaktadır. Sovyetler ve İngiltere’nin uluslararası ölçekteki güç mücadelesinden nasibini alan İran ve Irak arasındaki sınır çatışmasının temelinde de bu iki ülkenin rekabeti yatmaktadır. 1937 yılında yapılan anlaşmayla Irak’a bırakılan Şattülarap Nehri, İngiltere’nin bölgeden çekilmeye başlamasıyla birlikte yeniden bir anlaşmazlık konusu olmuş ve İran buranın alınması için 1970’lerin başında sınır anlaşmasının maddelerini değiştirmek istemiştir. Bu dönemde İran küresel boyutta petrole olan ihtiyacın önemini anlamış ve bulunduğu coğrafyada petrolün arzı için limanlara olan ihtiyacın farkına varmıştır. Ancak İngiltere’nin bu dönemde Irak’ın lehine davranmasından dolayı İran’ın manevra alanı sınırlı kalmıştır. Bunun belirgin örneklerinden biri de 4 Temmuz 1937 yılında Tahran’da imzalan ve İran ile Irak arasındaki sınırının Şattülarap Nehrinin doğu yakasından geçmesine yönelik İngiltere’nin İran’a yapmış olduğu baskıdır. 1937’de yapılan anlaşma sonrasında Irak, Şattülarap Nehrinin büyük bir kısmı üzerinde kontrol sağlamıştı.   Ancak İkinci Dünya Savaşının patlak vermesinden sonra iki ülkenin de Şattülarap’a bakış açıları değişmiş ve 1955 yılında Bağdat Paktının oluşturulmasından sonra sorunun çözümü için uygun bir zemin oluşmaya başlamışsa da, sonrasında Irak’ta meydana gelen iç siyasal gelişmelerin dış politikaya yansıması sorunun çatışma zeminine sebep olmuştur. Irak’ta bulunan Kürtlerin zamanla güçlenmesi Irak’ta mevcut Şii nüfusunun etkisiz olmasına sebep olacak ve bu da İran’ın Irak üzerindeki etki alanını daraltacaktı. Dolayısıyla İran’ın Irak’a karşı politikasını izlerken iki ülke arasındaki sınır sorunları ve buna bağlı olarak ortaya çıkan su sorunu, Kürt nüfusu ve yine buna bağlı olarak ortaya çıkacak Şii egemenliğinin azalması gibi faktörler bir bütün olarak ele alınmalıdır. 1958’de Irak’ta monarşinin yıkılması ile İran-Irak gerginliği daha da tırmanmıştır. Bu tarihte Irak’ta Sovyetlerin desteğini alarak darbe yapan ve ülke yönetimini ele geçiren General Abdülkerim Kasım ile birlikte dış politika vizyonunda önemli değişiklikler gerçekleştirmiş ve çatışma temelli bir dış politika anlayışın belirtileri baş göstermeye başlamıştır. General Kasım’ın yönetime geçmesinden hemen sonra ülke içindeki Kürt gruplara yönelik bazı düzenlemeler başlamış ve darbeden hemen sonra yayınlanan geçici anayasa Arapların ve Kürtlerin birlik halinde olduğu ve bu iki halkın ulusal haklarının anayasal güvenceye alındığına dair madde eklenmiştir. Söz konusu maddenin eklenmesinden sonra ülke içinde olumlu bir hava oluşmaya başlamış ve Barzani yönetimindeki Kürt gruplar, merkezi yönetime yakınlaşmaya başlamıştır. Bundan sonraki dönemde ülke içinde bazı haklar elde eden Kürtler bir yandan iç politikanın önemli bir aktörü olmaya başlarken diğer yandan da Irak’ın dış politikasından da önemli bir aktör olacaktır. Sonraki dönemlerde bu sorun İran ve Irak arasındaki ilişkilerde de kendisini gösterecektir.  Böylece İran’la olan ilişkilerde sınır sorunlarının yanında artık iki ülke arasında Kürt sorunu da oluşmaya başlamıştır. Sonraki dönemlerde bu iki ülke bu konuyu birbirinin aleyhine kullanmaya başlayacaktır. Irak’ta yaşanan bu gelişmeler ile birlikte İran’da da iç politikada siyasal bir değişim oluşmaya başlamıştı. General Kasım darbesiyle birlikte Irak’ta monarşi yıkılmış ve bundan sonraki dönemde de İran ve Irak arasındaki gelişmelerde bölgesel ve uluslararası sorunlar etkili olmaya başlamıştır. Özellikle Sovyetlerin Irak’a destek vermesiyle birlikte ciddi bir Sovyet endişesi hissetmeye başlamış ve bu endişesinin dış politikaya da ciddi yansımaları oluşmaya başlamıştır. 5 Mart 1959 yılında İran, ABD ile savunma anlaşması imzalamıştır.

1970’li yıllarda İran ABD’nin de desteğini arkasına alarak Kürtleri yönetime karşı kışkırtmış ve bu dönemde Molla Mustafa Barzani’ye en büyük destek İran tarafından sağlanmıştır. Kürtlerin giderek belirleyici bir aktör olmasıyla birlikte Irak Kürtlerle masaya oturmak zorunda kalmıştır. Baas partisi 1971 yılında İran’ın Kasr-ı Şirin sınırına saldırmış ve bu saldırıya Barzani de destek vermiştir. Irak’ın Kürtlere verdiği bu desteğe rağmen İran da Kürtleri desteklemekten geri durmamış ve karşılıklı yıpratma politikasının bir çözüme kavuşturulması için iki ülke arasında 1975 yılında Cezayir Antlaşması imzalanmıştır. İran’la anlaşan Irak, İran’ın Kürtlere destek vermeyeceğinden bu anlaşma neticesinde emin olmuş ve ülkesinde bu dönemde ciddi bir Kürt nüfusunu katletmiştir. Bu anlaşmanın bir diğer sonucu ise 1980 yılına kadar İran ve Irak ilişkilerinin iyi bir seyir izlemiş olmasıdır.  Ancak 1980 yılında iki ülke açısından da son derece yıpratıcı bir savaş patlak vermiş ve savaşın yansımaları günümüze kadar süre gelmiştir. İran, Irak’la giriştiği savaşta Kürtleri Saddam yönetimine karşı desteklemiş, siyasi ve lojistik destek sağlamıştır. Böylece Irak bir yandan İran’la savaşırken diğer yandan da İran tarafından desteklenen ve kendisine karşı ayaklanan Kürtlerle mücadele etmiştir. | Devamı Yarın

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
2642 gün önce
2867 gün önce
3061 gün önce
3161 gün önce
3220 gün önce
3444 gün önce
3515 gün önce
3522 gün önce
3585 gün önce
3773 gün önce
3785 gün önce
3808 gün önce
3860 gün önce
3898 gün önce
3899 gün önce
3920 gün önce
3985 gün önce
4083 gün önce




bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=