Bir yakınımın vefatı vesilesiyle, çocuklarına baş sağlığı için telefon ettim. Bana başlarından geçen ilginç bir olayı detayıyla anlatılar. Ben de hakikaten üzüntü verici bu olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Umarım herkes bu vahim olaydan bir ders çıkarır.
Yakınım olan bayan geçen hafta İstanbul'da vefat ediyor. Vasiyeti üzerine çocukları kendisini memleketine götürmek için İstanbul Büyük Şehir Belediyesine cenazenin nakli için yardım talebinde bulunuyorlar. Belediyenin İlgili kuruluşu müracaat evraklarını kontrol ediyor. Merhumenin Siirt doğumlu olduğunu görünce, can güvenliklerini gerekçe göstererek nakil taleplerini ret ediyorlar. Bunun üzerine cenaze sahipleri, ilçe belediyesinden cenaze ile birlikte nakilleri için araç talep ediyor. Fakat bu talepleri de güvenlik gerekçesiyle ret ediliyor. Merhumenin çocukları çaresiz olarak bir panelvan araca cenazeyi yükleyip Siirt’e doğru yola çıkarlar.
Aile ve Cenaze aynı arabada uzunca bir yola çıkarlar. Sanırım olayın vahametini ve psikolojik ortamı kavramışsınızdır. Üstelik cenazenin bozulma ihtimali de cabası.
Öte taraftan cenazeye katılmak için çeşitli şehirlerden yola çıkan cenaze yakınları Diyarbakır’ın Bismil ilçesine kadar sorunsuz giderler. Fakat Bismil’de sokağa çıkma yasağı olduğu için Batman’a doğru geçişlerine izin verilmez. Tekrar Diyarbakır’a yönlendirilirler. Oradan Mardin’e, oradan da Midyat üzeri Batman ve Siirt’e intikalleri sağlanır. Yani anlayacağınız yolları iki yüz kilometre uzamıştır.
Şimdi, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin can güvenliklerin gerekçe gösterip araç vermemelerini eleştirebiliriz; lakin kendilerini de mazur görebiliriz. Amma asıl eleştirimiz bu ortamı sağlayanlara olmalıdır.
Neden mi? Çünkü dünyanın herhangi bir yerinde savaş hukuku gereğince Ambulanslar ve sağlık görevlileri hedef gösterilmez, saldırıya uğramazlar. Hele cenaze araçları asla müdahaleye maruz kalmaz. Ama maalesef ülkemizde ister legal ister illegal kuruluşlar bu hukuku çiğnemektedirler.
Maalesef ülkemizde Ambulanslar, Sağlık Personeli ve Cenazeler saldırıya uğramakta ve savaş hukuku çiğnenmektedir. Taraflar birbirini suçlasa da bu güvensiz ortamı sağlayan herkesin bu ortamın sağlanmasında suçlu olduğunu söyleyebiliriz.
Tekrardan, Merhumeye yüce Allah'tan rahmet, çocuklarına sabrı cemil ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Umarım bu hadise herkese ders olur ve ümit ediyorum ki sorun ne kadar girift olursa olsun herkesin bu savaş hukukuna riayet etmesini umuyorum...