Cumhuriyet tarihinden bu yana ilk defa bu vecihle anayasamızda radikal değişiklikler olacak gibi gözüküyor. Bu değişiklik aynı zamanda sistemi yeniden dizayn etme olanağı sunacaktır. CHP’nin rejim değişiyor feveranı bundandır. Başkanlık ya da Cumhurbaşkanlığı sistemi olarak tarif edilen değişiklik, şüphesiz eski düzene mugayir bir sistem olacaktır. Eski düzende rejim, kurumlar aracılığıyla vesayet altına alınmışken, yeni sistemde güçlü lider profilini öne çıkarmışa benziyor. CHP’nin itirazı da bundadır. Çünkü! Kemalist sistem, vesayetçi kurumların birbirini denetlemesi sonucu korunurken, yeni anayasa ile güçlü lider, ülkenin siyasetini istediği biçimde şekillendirebilecektir. Yani sistem her Cumhurbaşkanı ile yeniden kurgulanacaktır. Şüphesiz yeni anayasa Kemalist vesayeti ortadan kaldıracaktır.
Tayyip Bey üzerinden meselenin tartışılması yanlıştır. Herhangi bir kişi iktidara geldiğinde sistemi kendisi kurgulayabilecektir. Belki görünürde bunun mahsurlu olabileceği düşünülebilir ancak, Cumhurbaşkanının secimle iş başına geleceği düşünüldüğünde, halka karşı sorumluğundan ötürü, halkı kale alacağı, halkın hassasiyetini göz ardı etmeyeceği kanaatindeyim.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle, defakto bir yarı başkanlık sistemine girdiğimizi eski yazılarımda müteaddit defa belirtim. O vakit bu sistemin düzeltilmesi elzemdir. Başbakan meydanlara çıkıp halka vaatlerde bulunacak aynı zamanda cumhurbaşkanı da halka gidip vadelerde bulunacak, böylece iki başlı bir karmaşa yaşanacak. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın aynı partiden olması belki ihtilafı hafifletebilir. Lakin Cumhurbaşkanı ve Başbakanın farklı partilerden olması, yürütmeyi kilitleyecektir. Sezer ve Ak Parti arasındaki ihtilafta buna şahit olduk.
Yeni Anayasada iki çekince üzerinden çok duruluyor. Biri, bu sistem diktatör doğuracak algısı, diğeri, erkler ayrımı ortadan kalkacak iddiasıdır. Daha öncede belirttim. Seçimle iş başına gelecek bir Cumhurbaşkanı, halka hesap verme zorunluluğundan ötürü, halkın değerlerine ve isteklerine sırtını dönemeyecektir. Aksi takdirde bir sonraki seçimde seçilememe endişesi içerisinde olacaktır. Erkler ayrılığına gelince, mevcut anayasadan farklı bir uygulamaya gidilmiyor. Mevcut anayasada yüksek bürokrasiyi, yüksek öğretimi nasıl ki Cumhurbaşkanı atıyorsa, yüksek yargıyı da çoğunlukla kendisi atıyor. Yani hükümetin ataması ile Cumhurbaşkanın ataması arasında fark yok. Ha ideal mi değil elbet.
Gönül isterdi ki yeni Anayasamız, ABD Tip Başkanlık sitemini öngören bir Anayasa olsaydı. Çünkü orada uzun süredir denenmiş ve oturmuş bir anayasa söz konusudur. Maalesef CHP, MHP ve HDP’nin ayak diretmesi bunu mümkün kılmadı. Ak Parti, bu üç partiden birini yanına alamadığı için bu sistem rafa kalktı. Ak Partinin bu işi MHP ile götürebileceği gerçeği ortaya çıkınca, ABD Tipi Başkanlık Sisteminde vazgeçildi. Çünkü ABD Tipi Başkanlık Sisteminde Federal/Eyalet sistemi içeriyor. MHP’nin bu saikle Ak Parti ile hareket etmeyeceği biliniyordu. Bu yüzden ABD Tipi Başkanlık Sisteminden vazgeçildi.
Yeni Anayasa, referandum ile değişirse, ileriki yıllarda, üzerine ilaveler yapılarak daha esaslı bir Anayasanın önünü açacaktır. Burada esas olan halkın iradesidir. Yok, şayet yeni Anayasa, referandum ile değiştirilmese, o vakit halkın anayasa yapma konusunda kale alınması gerektiği icap olacağından, halkın tercihinin yansıtıldığı yeni bir Anayasa hazırlığına başlanacaktır. Yani halk iradesi belirleyici olacaktır. Buda vesayetçi yapıları ortadan kaldıracaktır.