Lütfen bekleyin.. Lütfen bekleyin..
“Ey insanlar! Size büyük bir ay belirmiştir. Bu ay, mübarek bir aydır. İçinde bin aydan daha hayırlı olan bir gecenin bulunduğu bir aydır. Allah bu ayda oruç tutmayı farz kıldı ve gecesini de nafile ibadetlerle değerlendirmenizi istemiştir.
Kim bu ayda hayırlı bir hasletle/özellikle Allah’a yaklaşırsa (o hasleti vesile kılarsa), bu ayın dışında farzı yerine getiren kişi gibi olur. Kim bu ayda bir farzı yerine getirirse, bu ayın dışında yetmiş farzı yerine getirmiş kimse gibi olur.
Bu ay, sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise, cennettir. Bu ay, hayır ve iyilik ayıdır, müminin rızkının arttığı bir aydır”
Hadiste de belirtildiği gibi, Başı rahmet ortası mağfiret sonu cehennemden kurtuluş olan, on bir ayın sultanı Ramazanı Bayramla taçlandırmanın arifesindeyiz. İnananlar Bu mübarek ayda günü oruçla gecesini ibadetle geçirdiler. Bu ayı gerektiği gibi değerlendiren ibadetlerini aksatmayan müminler olarak Ramazan Bayramını kutlamayı hak ettiler.
müslümanlar bir yılda iki dini bayram kutlar. Biri Oruç diğeri ise Hac ve Kurban’ın nişanelerini üzerinde taşır. Bu günler, birlik, beraberlik, paylaşım, sıla i rahim’in zirve yaptığı günleridir. Her bayram da olduğu gibi Ramazan Bayramı da küslerin barıştığı, insanların bir araya geldiği, toplumun bayramlaşma sayesinde kaynaştığı ve insani ilişkilerin geliştiği bir zaman dilimindeyiz. Büyükler ziyaret edilir küçükler sevindirilir ve yoksullara yardım edilir. Bayram demek sevinç, coşku, kutlama ve insani ilişkilerin gelişmesi demektir.
Bayramlar dini motifli bayramlar olmasına karşın, milli kültürlerle harmanlanması sonucu her bölgede nevi şahsına münhasır öğeler içeren halkların kutladığı aynı zamanda milli günlerdir. Bu nedenle milli bayramlarda olduğu gibi dini Bayramlarda da kutlamalara topluca katılmak ve bayramı gerektiği gibi topluca kutlamak gerekmektedir.
Bayramlar topluca kutlanması gereken günler olduğu için, kapitalizmin/sosyalizmin dünyaya dayattığı bireyselleşme, fert olma neticesinde geniş aileden çekirdek aileye evirilip, önemsemez olduk. Dolayısıyla çekirdek ailede bayram kutlamanın adı tatil ve ziyafet oldu.
Bayramlarda küs kalınmaz ifadesi de bayramların toplumsal barışımıza katkısı açısında önemli katkılar sunduğunu bilmekle birlikte, pratikte aksi uygulamalara şahit olmaktayız. İnsanlarımız fiiliyatları ile bu değerlerimizi erozyona uğratmaktadır.
Ama bayramlar hakkında yukarıda belirttiğimiz olumlu temenniler geçmişte kaldı. Bayram günleri, Pazar günleri gibi vaka i adiye ye yani tatil günlerine dönüştü. Maalesef son zamanlarda bayramların amacının dışına çıkarıldıkların görmekteyiz. Bayramlar toplumsal öğeler içerirken kişiselleştirildiğin görmekteyiz. Bayramı tatil gören bir zihniyet türedi. Eskiden ziyaretler sadece uzak yakın akraba eş dost komşuya değil, tüm bir köy yâda mahalleye yapılırdı. Fakat şimdi artık bırakın uzak akrabayı yakın akraba sorulmaz oldu. Bayramları çekirdek aile olarak kutlamaya başladık.
Hele metropollerde durum daha da vahim. Alt komşu üst komşunun bayramını kutlamaz oldu. Bavulunu toplayan tatil beldelerine koşuyor. Nasılsa anne babayı telefonla, eş dostu whatsApp marifetiyle mesaj göndererek yâda sosyal ağlar marifetiyle topluca mesaj yayınlayarak sorunu çözüyoruz.
İslam coğrafyası kan revan içerisinde. Müslüman coğrafyanın içinde bulunduğu vahim durumdan ötürü bayramlarımızı icap ettiği şekilde kutlamak çoğumuzun içinden gelmemektedir. Çünkü Her gün masum insanlar öldürülüyor. Günahsız bebeler denizlerde boğuluyor. Şehirler tahrip ediliyor. Böyle bir ortamda bayramlar nasıl neşe içerisinde kutlanır ki?
Fakat yinede günün önemine binaen, Ramazan Bayramı’nın âlemi İslam’a ve tüm insanlığa barış huzur ve saadet getirmesini, toplumsal iç barışımızın teminine vesile olmasını yüce Allahtan dileyerek tüm okurlarımın Ramazan Bayramını kutlarım.
