Yıllarca gazetecilikle ilgileniyorum. Bu meslekle ilgili farklı anılarım var. Gazetecilik mesleğine ilk başladığım günden bugüne kadar binlerce insan tanıdım. Her birinin ayrı ayrı hayır dualarını aldım.
Aslolan haber değil, haberi kimin için yaptığınızdır!
Haber toplum içinse, toplumu ilgilendiriyorsa ve birilerinin göremediğini siz görebiliyorsanız gazetecisiniz.
Gazetecilerin diğer meslek gruplarından farklı yanı, herkesin bakıyor olanı değil, görülmeyeni görmektir.
Hiç dikkat ettiniz mi? her gün aynı araçla, aynı minibüsle yolculuk ediyorsunuz. Her gün çevrenize bakarak işyerinize gidiyorsunuz. Çevreye bakıyorsunuz fakat göremediğiniz onca şey var ki…
Bugün bir deneyin. Sürekli baktığınız fakat göremediğiniz ne olabilir. Bir elektrik direğinde bulunan sokak lambasının gündüz açık olduğunu görebilirsiniz, mesela her gün geçtiğiniz bir sokağın çöplerle dolu olduğunu, temiz olması gereken bir hastane koridorunun kirliliğini, her gün bakıp da sabahın köründe kalkan fırıncıları, simit satıcılarını, çöp toplayan çocukları görebilirsiniz.
Haber kaynağımızın büyük bölümü siz değerli kurlarımızdır. Bunu inkar etmemiz mümkün değil. Çünkü sizlerden gelen mail, telefon, facebook, twitter, telefon ve SMS’ler ile olaylara gidiyor, bilginin doğruluğunu teyit ediyoruz.
Oğuz Haksever’in eğitim toplantısına katılma şansını yakalamıştım. Bir sözü vardı. O günden bugüne kadar kulağımda küpedir sözleri…
“Herkes bir kazanın fotoğrafını çekebilir ve sizlere gönderebilir. Aslolan fotoğrafı kimin ve nerede çektiği değil. Öyle olsaydı herkes gazeteci olurdu. Siz gazetecilerin diğer insanlardan farkı, araştırmacı kimliğinizle, doğru bilgiye ulaşmanızla farklılık gösterirsiniz. Kazayı yapan neden, kim tarafından, nasıl yapıldı, nerede oldu, neyin kazaya sebebiyet verdiğini öğrenmektir gazetecilik” diyordu.
Evet, gazetecilikte çoğu zaman kaza olaylarına yakından şahit olmuşuzdur. Kaza nedeni mucurlu yol mudur, kaygan yol mudur, kazayı yapan kişi alkollü müdür, kaza sırasında telefonla konuşmuş mu dikkatini dağıtan bir şey mi oldu? Sorularına yanıt aramak elbetteki gazetecilerin görevidir. Bunları araştırıp, doğru bilgiyi de kamuoyuyla paylaşmak yine gazetecilerin görevidir.
Gazetecilik, doğru, anlaşılır, sade bir dille yazılan varsa sorunların yetkililer tarafından çözülmesinde rol oylayan kişilerdir.
İşte bu nedenledir ki;
Bizler ilk günden bu yana, kamuoyunu meşgul eden, halkın, tüyü bitmemiş yetimin hakkını haksız yere kullanan, kullandıranların karşısında olduk,
Eleştirildik, mahkemelerde dava açıldı yazdığımız yazılardan dolayı, ‘tınlamadık’
Herkesin bildiği doğru yoldan asla şaşmadık.
Bu nedenledir ki, yılımızı doldurmadan tanındık,
Kimi zaman gazetelerimizin dağıtılmasına engel olundu,
Kimi zaman biz muhabirlere karşı sıkıntı çıkarıldı,
Gazetemizin yayınlanmaması için ellerinden gelenleri yapanlar, şimdi bizi tanıdı. (Şimdi bizi okumaları da bunu gösteriyor)
Tüm engellemelere karşı dimdik ayaktayız. Bu da halkımızın, siz okurlarımızın sayesindedir.
Allah’a çok şükür, kimseden çekinmedik, doğru bildiğimizin arkasında durduk. Konuştuklarımızı, yazdıklarımızı sesli ve yazılı belgelere dayandırdık.
Sürekli tehditler aldık.
Çok şükür kimseye boyun eğmedik.
Çünkü Kralı gelse boştur. Biz ne krallar gördük.
Nihayetinde ‘Biz hancıyız, krallar ise yolcudur’ bu benim tarihe altın harflerle yazılacak cümlemdir. Bunu yanınıza not edin.
Teşekkürler.