Lütfen bekleyin..

ŞEMMOPIF

Çin değil DEDAŞ işkencesi

05 Ocak 2015, 17:30 - Okunma: 2481

DEDAŞ bu halka ‘Çin İşkencesi’ uyguluyor

Yazımıza geçmeden önce işkencenin tarifi neymiş birlikte öncelikle onu bir inceleyelim.

İşkence, ister fiziksel olsun ister ruhsal, bir göz korkutma, caydırma, intikam alma, cezalandırma veya bilgi toplama amacı olarak bilinçli şekilde insanlara ağır acı çektirmekte kullanılan her türden edimler şeklinde nitelendiriliyor.

Türk Dil Kurumu da işkencenin Farsça’dan geldiğini kökeninin ise “şikence” olarak açıklarken işkenceyi; 1. Bir kimseye maddi veya manevi olarak yapılan aşırı eziyet, 2. Düşüncelerini öğrenmek amacıyla birine uygulanan eziyet, 3. Aşırı gerginlik, sıkıntılı durum, azap olarak tanımlıyor.

İşkence daha önce bireylere karşı işleniyordu. Günümüzde işkence toplum geneline yayıldı. İşkence, bir baskı yöntemi veya tehdit olarak algılanan toplulukları kontrol altına alma aracıyla hükümetlerce kullanılıyordu. Günümüzde bunu hükümet değil, özel bir sektör olan DEDAŞ yapmaya başladı. 

İnsan Hakları Bildirgesi, işkenceyi evrensel olarak çok ciddi bir insan hakkı ihlali olarak görüyor.

Zaman zaman okuruz. “Erkekler kadınlara şiddet uyguladı” diye…şiddetin fiziksel olmasının yanı sıra; küfür, ekonomik yönden kısıtlama, bağırma, dışarı çıkmasının engellenmesi de nasıl ki bir şiddet şekliyse işkence de aynı bu şekilde nitelendirilebilir.

Şiddet ve işkencenin DEDAŞ ile ne bağlantısı var diye sorabilirsiniz. Şimdi sizi yazımızla baş başa bırakmak istiyorum. Umarım okurken keyif alırsınız!

DEDAŞ’ın ‘Elektrikleri açma ve kapama’ işkencesi Çin İşkencesi denen uygulamayı tarihe gömdü.

Dicle EDAŞ’ın bu halka yaptığı zulüm ve işkenceyi inanın Çinliler tarih boyunca yapamadı. İnternette Çin İşkenceleri ile ilgili yaptığım araştırmada; işkence ve özellikle Çin işkencesinin detayları hakkında topladığım bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.

Dünyanın değişik ülkelerinde, değişik zamanlarda insanlara işkenceler yapılmıştır. Bu işkenceler, günümüzde de hala kullanılmaya devam ediliyor. Bütün bu işkencelere taş çıkaracak bir işkenceye DEDAŞ işkencesi deniyor. Google amcamdan öğrendiğim kadarıyla; İşkence Yerleri ve Aletleri açık ve net bir şekilde anlatılıyor. Elektrikleri açıp kapatma, suların kesilmesine neden olma, insanları namazından ettirme, insanları tuvalette susuz bıraktırma, engellileri, yaşlıları, hamileleri asansörlerde bıraktırma, çocukların korkmalarına neden olma…vs. işkenceleri DEDAŞ işkencesi olarak nitelendiriliyor. 

Dünyadaki işkence türleri; Dönme dolap, Boyun sıkma mekanizması, Kazığa oturtma, Ağırlıkla asma, Kazıklı Beşik, Canlı iken iç organların sökülmesi, İşkence tekerleği, Merdiven tipi asma aleti, Artan ağırlıklarla asma, çekiçle dövme, tırmık ve dikenli sopalarla işkence, Sıcak demir ayakkabı giydirmek, başına ateşte kızartılmış demir kask koymak, göz yakmak, Sıcak suda haşlamak, diri diri yakmak. Kurbanların canlı canlı iç organlarının çıkartılması, çeşitli şekillerde bağlanan kurbanların aç hayvanlar tarafından parçalanarak yavaş yavaş öldürülmesi vs. gibi…bu işkenceler maalesef bizim DEDAŞ’ın işkencelerinin yanında devede kulak kalıyor. 
İnanın özelleştikten sonra sadece biz gariban vatandaşa değil, işyerlerine, sanayicilere, esnaflara, küçük bebeklere, yaşlılara, engellilere, hamilelere, yeni doğan çocuklara daima işkence uyguluyor. Bunu kendi elleriyle yapıyorlar ve milleti de bir güzel uyutmaya çalışıyorlar:

“Kaçak kullanımını dengelemeye çalışıyoruz”

Madem kaçak kullananların parasını biz dürüst vatandaşlardan tahsil ediyorsunuz, o zaman elektrik kaçağının da parasını aldığınıza göre ne diye elektriklerimizi zırt pırt kesiyorsun? Bir anlam verebilmek mümkün değil.

“Madem kaçak kullanım var” diyorsunuz, kaçak kullananların parasını hem bizden tahsil edeceksiniz hem de elektriğimizi keseceksiniz. Bir de üstüne üstlük paranızı da biz gariban vatandaştan alacaksınız?

İnanın geçen yıl ve son birkaç ay içerisinde DEDAŞ’tan çektiğimizi hiçbir dönemde çekmedik.

Allah hakkımızı DEDAŞ’a bırakmasın!

Ne DEDAŞ’ın başındakilere,

Ne de o emri alıp da DEDAŞ’a hizmet edenlere,

Siz bu halkın ekmeğini yiyorsunuz.

Bu halka işkence edip, bu halka zulüm ediyorsunuz,

Biz halk olarak hakkımızı helal etmiyoruz,

Dolayısıyla biz olmazsak DEDAŞ’ın burada ne işi olacaktı. 

Ben DEDAŞ çalışanlarının yerinde olsam bu kadar beddua yerine kesinlikle işimden istifa ederdim.

Ben rahatım. Nasıl olsa kaçak kullanmıyorum. 

Benden zorla tahsil ettiğiniz kaçak kullanım bedelini nasıl çocuklarınızın boğazına koyabiliyorsunuz. 

Allah size bırakmasın! Amin.

Çin işkencesinin ne olduğunu ve nasıl yapıldığına dair araştırmamda şu ilginç bilgilerle karşılaştım;

A) Suçlu güneşin altına ellerinden bağlı bir şekilde yatırılırmış...suçlunun saçları kazınıp kafasına deve derisi geçirilirmiş...deve derisi güneşte eriyip suçlunun kafasına yapışırmış...saçlar deve derisi yüzünden dışarı doğru çıkamayıp içeri doğru çıkmaya başlarmış...bir süre sonra saçların kafatasını delmesiyle beyne ulaştığı anda adam ölürmüş... 

B) Suçlunun kafası kazınırmış ve suçlu bir direğe hiç hareket edemeyeceği şekilde bağlanırmış...ve üstten damlalar halinde soğuk su damlatılırmış...damlalar bir süre sonra balyoz etkisi yaptığından adamın delirmesi sağlanırmış... 

C) Suçlunun göz kapaklarına iğne batırılırmış... ve adam bir süre sonra dayanamayıp gözlerinin kapatır ve kör olurmuş...(adamın biri 2 gün dayanmış)

D) Suçlunun göz kapakları açık kalacak şekilde tutulurmuş...ve belli bir mesafeden ellerinin adamın gözüne doğru ileri geri sallarlarmış...saatlerce süren bu olayın sonunda adam kafayı yermiş....

E) Bütün Vücudunu kuma gömüp kafasını kartallara yem yaptırmak...

F) Ayaklardan bir iple ters bağlayıp kafa aşağıda olacak şekilde sarkıtmak ve aç yılan veya fare dolu çuvalı kafasına geçirmek.

G) Saç derisini yüzüp öğlen sıcağında güneşte bekletmek ve sonu yavaş yavaş ölüm...

H) Ayaklara ve ellere saatlerce hatta günlerce buz konulması ve çürüyerek kesilmesi dolaşım olmadığı için bütün vücut kansız kalır...

I) Çin Seddinden aşağı sarkıtılarak aç vahşi hayvanlara yem yapılması...

Okurlarımdan özür dileyerek Çin İşkencesinin bazı konularına yer vermedim.

Burada bizler hem psikolojik, hem sosyolojik hem de ekonomik olarak sıkıntı yaşıyoruz. Bu bir zulümdür, bu bir işkencedir ve her defasında olduğu gibi bazı çevreler bu zulme maalesef sadece seyirci kalıyor.

Benim vergilerimle; ev, işyeri ve konutlarında elektrik kesildiğinde otomatik olarak devreye giren jeneratörlerin sağladığı ısı ve aydınlatmanın keyfini çıkaranlara diyecek bir söz bulamıyorum.

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
2838 gün önce
3308 gün önce
3321 gün önce
3454 gün önce
3484 gün önce
3489 gün önce
3565 gün önce




bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=