Bu haftaki son röportajımızı Batman’ın tanınmış avukatlarından Umut Doğu Ekmen’le yaptık. Umut Bey’le, gayet samimi ve keyifli geçen röportajımızda 20 soruyu ben sordum 1 soruyu ise kendisi sordu ve böylece bu haftaki röportaj serimizi tamamlamış olduk. Pazartesi tekrar buluşuncaya dek esen kalın…
Kendinizi tanıtır mısınız?
1978 Ankara doğumluyum. Sağlık sorunu nedeniyle Ankara’da doğmuşum. 3 günlükken Batman’a babamın avukat cüppesine sarılı olarak gelmişim. İlkokul, ortaokul ve liseyi Batman’da okudum ve 1995’te liseyi bitirdim. 97 yılında hukuk fakültesini kazandım üniversiteye gittim. Tek düşüncem avukat olmaktı. Hâkimlik veya savcılık hiç düşünmedim. Kıbrıs’ta 2 yıl okudum. Hukuk fakültesini Başkent üniversitesinde bitirdim. Büyük bir şehirde okumanın ayrıcalığını ve değerini orada daha iyi anladım. Fakülteden arkadaşlarım beraber Ankara’da büro açmamız için çok ısrar ettiler ama Ankara’da kalmadım. Babamın yanına geleceğim ve memleketimde çalışacağım için hem heyecanlı hem de gururluydum. 2005’te evlendim. Bu arada ticarete de el atıp ticaret de yaptım. Avukatlığa başladığımdan beri sürekli ticari işletmeler ve de ticaret hukukuna dair işler aldım. 15 yıldır avukatlık yapmaya devam ediyorum. 6 yıldır ticaretle uğraşıyorum. Başta betoncu sonra kepenkçi oldum. Sac ve demir çelik işini sevmeye başladım. 3 yıl önce Müsiad üyesi oldum 2 yıldır yönetimdeyim. Derneğimizde sektör kurulu başkanlığı yapıyorum. Batman Organize Sanayi Bölgesi müteşebbis heyetindeyim. Aynı zamanda OSB denetleme kurulu üyesi olarak çalışıyorum. Avukat, Sanayici, işveren ve aynı zamanda işçiyim.
Sizi tanımlayan duygu nedir?
Çok çalış, az hata yap, boş işlerle uğraşma. Merhametli ol, saygılı ol; sataşmayana saygılı sataşana da hakkını ver. Hürmet gösterene daha fazla hürmetkâr ol. Hiçbir şeyde çok ısrarcı olma; çünkü olmayan işte de bir hayır vardır. Doğru olduğun sürece Allah seni senden daha fazla düşünür.
İnsan ilişkilerinde en çok sevdiğiniz ve sevmediğiniz yönünüz?
Çok hızlı yaşadığımı düşünüyorum. Çalışmak hayatımda büyük bir alan kapladığı için ilişkilerime yeterli değeri vermediğimi düşünüyorum. Arkadaşlarıma, dostlarıma ve özellikle akrabalarıma haksızlık ettiğimi, onları ihmal ettiğimi biliyorum. Bu bence hiç sevilecek bir durum da değil, bu durumu telafi edebilmeyi isterdim.
Dürüstlük ve doğruluğun, Allah korkusunun, inancın, saygı ve sevginin her şeyin başı olduğuna inanıyorum. Bir ilişki arkadaşlık dostluk, hayat arkadaşlığı da dahil dürüstlük ile salih amelle başlaması gerektiğini düşünüyorum.
Bugüne kadar kaç tane kitap okudunuz, okuduğunuz bu kitaplardan en çok beğendiğiniz hangisi ve bu kitaptan almış olduğunuz bir mesajı bizimle paylaşır mısınız?
Kitap okuma alışkanlığı dönemsel ve ihtiyaca dönük olduğu da olmuştu, bazen de tamamen içinde bulunduğum ruh halinden uzaklaşmayı hedeflediğimden de olmuştur. Bu nedenle tek bir tip kitap okumadım. Bazen bir hayalperest bazen tam zıt görüşte bir siyasetçi bazen de bir filozofu okudum. Bazen bir kişisel gelişim kitabı. Sayısını belirtmek zor parmaklarımdan fazla kısacası.
Mehmet uzunun kitaplarını sevmiştim. Celalled Mir Bedirhan'ın hayatı etkiliydi.
Kemal Yamak'ın (zamanın ohalinde üst düzey bir tsk komutanı) gölgede kalan izler ve gölgeleşen bizler kitabında yazar 855 sayfa yazmış; ama verdiği savaşı ne zihninde ne de kitabında bir türlü kazanamamış. Aldığım mesajda buydu; savaşın hiçbir zaman bir yere varamadığını kanıtlamış.
En sevdiğiniz şiir ve bir bölümü?
Ne hikmetse ben hiç şiirleri sevmedim. Şiir kitabı da birkaç özenti dışında okumadım.
Kürt müziği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Müzikle pek ilgim olmadığından Kürt müziği hakkında çok bilgim yok açıkçası. Kim şarkı söyler kim hangi albümü çıkardı bilmem. Ses olarak kulağımı tırmalamayan, sade ve net güçlü sesleri dinlerim. Şivan Perver’i severek dinlerken Civan Haco’yu ses tonu nedeniyle pek sevmem. Daha gençken Perver’in Krivo albümünün yeri ise bir bende ayrıdır.
Mesleğinizden memnun musunuz, tekrar bir meslek seçecek olursanız hangi mesleği seçersiniz?
Mesleğimde bir sorun yok icra edenlerde sorun var. Adalet sağlama duygusu tarif edilemez müthiş bir duygu. Ve adaletin tarafları da müthiş bir iş yapıyorlar bence. Uygulayıcıları da bu duygu gibi müthiş olsaydı tabi. Tekrar avukat olurdum. İnsanın kendini savunabilmesi, inandığın bir hakkı savunmak, doğru bildiğin hakkı hak sahibine teslim etmek kazanmak çok güzel bir şey. Bir nevi hayat kurtarma gibi.
Zenginlik ve fakirlik kavramları size neyi çağrıştırır?
Bu bana hep para dışında bir şeymiş gibi gelmiştir. Zenginlik ve fakirlik manen bir olaydır. Zenginlik nedir? 3 arabanın olması mı? Özel jetlerinin olması mı? Rahmetli Sakıp Sabancı onca maddi zenginliği yanında gücünün yetmediği şeylerden bahsedip hüzünlenirdi.
Dürüstlük ve doğruluğun, Allah korkusunun, inancın, saygı ve sevginin zenginlik aksinin de fakirlik olduğuna inanıyorum. Bu tip zengin insanlara maddi zenginliğin de daha çok yakıştığına inanıyorum.
Elinizde sihirli bir değnek ve bu değneği üç kez kullanma hakkınız olsaydı; neler yapmak isterdiniz?
Değnek hak demeyelim de 3 duamın kabul olacağını bilsem şunlar için yalvarırdım.
Bu dünyadaki tüm çocukların her türlü şiddete maruz kalmaması için, ağlamamaları için bir hakkımı kullanırdım.
İkinci hakkımı bu dünyadaki mazlumlara yardım etmesi ve zalimleri helak etmesi için Rabbime sığınırdım,
Üçüncüsü de bana ve aileme merhamet etmesi ve bağışlaması için Rabb'ime yalvarırdım.
Batman sizin için ne ifade ediyor?
Çok şey daha doğrusu her şey. Güzellik, kötülük, birlik beraberlik ve kardeşliği ifade ediyor. Bakmayın siz terörün başkenti sayıldığına. Bu kadar darbeye karşı dimdik ayaktadır Batman. Batmanlılar da çok güçlü insanlardır. Çalışkandır. Çabalıdır. İyiliği ister. Güzel ve kaliteli yaşar. Okumuştur. Yardımı sever. Vicdanlıdır. Batman candır kısacası. Bazen ben de kızsam da bu böyledir. İnsanlar daha sakin olsa, birbirine saygılı olsa çok daha iyi şeyler olacak Batman’da.
Batmanın sorunları var mı, varsa en önemli gördüğünüz sorunlar nelerdir?
Çok sorunumuz var. Misalen bir ormanımız yok. Doğayı yeşili pek barındıramıyoruz. Birgün Necdet Atalay daha yeni başkan olduğunda ziyaretine gittim. Kendisinden 2 şey isteyeceğimi söyleyince biraz suratını ekşitip nezaketen buyurun dedi. Ben de 1. İsteğim her yıl bir ağaçlandırma festivali düzenleyin, mesela 20.000 ağaç ekelim. Batman’ın bir ormanı olsun dedim. Biraz rahatladı. Bir de yollara hız kasisi yapın bolca. Çocuklar ölmesin diye, deyince güldü not alıp teşekkür etti.
Batman’ın düzene ihtiyacı var, sahiplenme ihtiyacı var, şehrin büyük bir temizlik sorunu var. Yaşayan insanların birbirine saygılı davranmama sorunu var. Bence bu kadarı yeter.
Hayal ettiğiniz bir Batman var mı; varsa nasıl bir hayal?
Elbette hepimiz az önce belirttiğim gibi sorunlarından arınmış bir Batman isteriz. Batman çayı bir lütuftur. Regrasyon alanında güzel tesisler yapılıp insanların keyifle vakit geçirmesini sağlayabiliriz. Batman’a hepimiz sahip çıkmalıyız.
Size göre “Kürt Sorunu” nedir?
Valla benim Kürt diye bir sorunum yok. Ben de bir Kürdüm ve benim kendimle sorunum veya milletimle buna benzer bir sorunum yok. Kürdü sorun olarak görenler düşünsün.
“Kürt Sorununun” çözümü için ne yapılmalıdır?
Soruyu değiştirip soracağım, Türk sorununa ne yapılmalıdır?
Bence bu Türk sorunu çok vahim. Bir türlü bu güzelim ülkede birlikte yaşanabileceğini anlamıyorlar. Türk kökenli vatandaşlarımız maalesef gerçekleri göremiyor ve kardeşlik hukukuna sadık kalmıyorlar. Hep bir üstün olma hali istediklerinden midir nedir bilemem.
Aristo insan tanımında “insan politik bir hayvandır” derken Descartes “insan düşünen bir varlıktır” der. İbni Haldun ise; “insan geleneklerin ve alışkanlığın çocuğudur” der. Siz, İnsan tanımlaması yapacak olsanız İnsanı nasıl tanımlarsınız?
İnsan sadece insandır. Yaradan ne yaratmışsa güzel yaratmıştır. Doğruluk ve iyiliği emretmiştir. Renkleri ve diğer ayıraçları bir tarafa bırakıp bakınca flu görüntü netlik kazanıyor.
Günümüz Türkiye’sinde birey gerçekten “ben kendimim” diyebiliyor mu, örneğin hiç tereddütsüz kendiniz olabiliyor musunuz?
Bir toplumda yaşıyorsanız bu zordur. Toplumun sizi şekillendirip aklayıp pakladığı için toplumun etkisi büyüktür.
En çok özgürlüğünüz mü güvenliğiniz mi?
Bu tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar gibi bir kavram. Bu nedenle ayrılmaz kavramları ayırıp birine üstünlük oluşturmayı doğru görmem. Ortam özgür/güvenli değilse özgürlükten/güvenlikten de söz edilemez.
Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı olması gerektiğine katılıyor musunuz?
Devlet kavramını karmaşık hale getirmek yanlış bence. Devlet içinde yaşadığı halkın bütünüdür. Başka da bir şey değil. Halkın yaşantısına, inancına, örf, adet ve geleneklerine göre de devlet düzenlemelerle bu halleri kolaylaştırmalı ve sahiplenmelidir.
Günümüz gençliğini maneviyat açısından nasıl görüyorsunuz?
Her açıdan çok uçlarda bir gençlik var. Ailelerin çocuklarına daha çok sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Gençler bizim geleceğimiz ise temelden doğru aşılanmalı ve yetişmelidirler. Benim yaşıtlarımın bu kadar güçlü ve ayakta durmasının sebebi maneviyatımızın güçlü olmasıdır. Maneviyat insanın altın bileziğidir. Maneviyatı güçlü insan kolay kolay yanlışa bulaşmaz.
Kıyamete 24 saat kaldığını bilseydiniz bu saatlerinizi nasıl geçirirdiniz?
Çocuklarıma, eşime, anneme, babama, aileme kısacası sarılıp bol bol dua ederim, onlara güzel hikayeler anlatırım. Başka ne yapılabilir ki? Rabbim yaşamayı nasıl nasip etmişse ölümü de hak kılmış. Ondan ne gelirse başımızın üstüne. Ne de olsa ölüm geldiğinde biz gitmiş olacağız.
Umut Doğu Ekmen: Benden de sana bir soru;
Gazetecilik, doğru haber yapmak ne kadar zor anlatır mısın?
Ferit Tunç: Evet, gerçek anlamda gazetecilik mesleğini icra edecek olursan gazetecilik çok zor ve hemen hemen her gün yaptığın haberlerden dolayı sıkıntı yaşarsın, nitekim yaptığımız haberlerden dolayı bir yıl içerisinde Otuz’u aşkın dava açıldı bize. Ama yok gerçek anlamda gazetecilik yapmıyorsan, kamuoyunun yararından çok kendi menfaatini düşünüyorsa o zaman gazetecilik hiç de zor bir meslek olmaz. Tabi halkın dilinde ismin neye çıkar onu bilemem…